Soğuk havaların vazgeçilmez aktivitesidir film keyfi. Biz de ismi çok fazla bilinmeyen fakat zevkle izleyeceğinizi düşündüğümüz dört filmi sizler için inceledik.
1)Medianeras
İnsanların iletişim araçları içinde iletişimsizlikten boğulduklarını ve birbirleri arasına mesafe olarak ne kadar yakın olsalar da duvarlar ördüklerini çok güzel bir bakış açısıyla işleyen film, konusu itibarı ile aşk filmi gibi dursa da yer yer çok güzel sistem eleştirisine sahip. Mariana (Pilar López de Ayala) ve Martín (Javier Drolas), birbirine komşu iki apartmanda küçük dairelerde yaşayan, genç, çekici ve biraz da evhamlı olan yalnız kişilerdir. Ortak zevklere ve hayata bakış açısına sahip olan bu ikili şayet birlikte olsalardı mükemmel bir çift olabilirdi. Tabii, sadece bir kez olsun karşılaşmayı başarabilselerdi.
2)Cennetteki Gölgeler
Cennetteki Gölgeler, Aki Kaurismäki’nin proletarya üçlemesinin ilk filmi. Temizlik işçiliği yaparak hayatına devam eden Nikander ve sürekli iş değiştiren Ilona arasındaki ilişki üzerinden, geniş bir toplumsal bakış açısı sunuyor film. İki tane hayatta kaybeden olmaya mahkum karakter karşımıza koyuyor. Nikander sıradan bir kaybeden görüntüsünde; yalnız yaşayan, tutkusu olmayan, asosyal bir adamdır. Ilona ise, sürekli iş değiştirmesine rağmen, aslında hep sınıf atlamanın peşindedir. Bu yüzden de, Nikander’i kabul etmesi kolay olmaz.
3) The Postman
Sıcak ve naif bir dokusu olan filmin konusu bir postacı ve ünlü bir şair arasında yoksul bir İtalyan adasında geçer. Adada postacı olarak çalışan Mario Ruoppolo Şilili ünlü şair Pablo Neruda’ya mektupler getirir. Zamanla aralarında sıcak bir dostluk oluşur. Neruda zaman içerisinde postacıya şiiri sevdirmiştir. Hatta Postacı Mario, tanıştığı ve ilk görüşte aşık olduğu güzel bir genç kızla Neruda’nın şiirlerindeki mecazları kullanarak iletişim kurar.
4)Muhsin Bey
İstanbullu Muhsin Bey, Türk musikisine ve çiçeklerine düşkün, değerlerine bağlı bir ‘eski usül’ adamdır. 80’lerde hızla değişen şehire, köyden kente göçün getirdiği kültür erozyonuna yabancı ve ilkeleriyle yaşayan bir adam. Bir gün kaset çıkarmak için şehre gelmiş, yanık sesli türkücü Ali Nazik’le kesişir yolları. Muhsin Bey, Ali’yi şöhretle tanıştırabileceğini düşünür. Bu iki ayrı dünyanın insanı böylece, zorlu bir işbirliğine girerler. Dünyaların ne kadar ayrı olduğunu anlamaları içinse, elbette zaman gerekecektir. Yavuz Turgul’un imzasını taşıyan film Şener Şen gibi usta oyuncularla tam bir film ziyafeti sunuyor.